January 2022

Deniz Palas

Metin ve Fotoğraflar: Ece Ünübol

Share

20. yüzyıl başında mimar Georges Coulouthros tarafından Art Nouveau stilinde tasarlanan Deniz Palas, İstanbul’un ilk betonarme yapılarından biri. Özgün planlarında her katını üç apartman dairesinin paylaştığı bu 7 katlı yapının taban alanı 450 m2, inşaat alanı ise 4200 m2.

Deniz Palas’ın 1932 tarihli Pervititich Beyoğlu haritalarındaki ismi Kirzade Apartmanı. Binanın ön cephesinin baktığı Refik Saydam Caddesi ise o tarihte Toz Koparan Caddesi olarak geçiyor. Tarlabaşı’na doğru devam eden cadde Şişhane Meydanı’ndan başlıyor. Yapı bu cadde üzerinde, Şişhane’nin düğüm noktası denilebilecek bir köşesinde konumlanıyor. Kıyıya doğru devam eden kot farkları, araç yolları ve parklar derken yapının ön cephesi Haliç kıyılarına kadar kapanmıyor. Tarihi yarımada manzarası binaya adım atar atmaz, mermer merdivenli yüksek girişten görülebiliyor.

Jacques Pervititch. Plan d'assurances. Beyoğlu. Şişhane Karakol. No: 51. 1932 Kaynak: Salt Araştırma

Uzunca bir süre boş kalan yapının İstanbullularla ilk buluşması 2005 yılında yapılan 9. Uluslararası İstanbul Bienali’nde oluyor. Bienalin küratörlüğünü yapan Vasıf Kortun ve Charles Esche’nin hazırlık çalışmaları sırasında yapıyı fark etmesi ve bienal mekanı olarak seçmesi sayesinde gerçekleşiyor bu ilk buluşma. Ev sahibi IKSV Deniz Palas’ı bu bienalden bir yıl önce satın almış. 2006 yılında, bienalin hemen ardından, danışmanlığını Doğan Tekeli’nin, yürütücülüğünü Saruhan Mimarlık’ın yaptığı restorasyon çalışmaları başlatılıyor.

4 yıl süren restorasyon sürecinde özgün mimariyi korumaya, olabildiğince az müdahalede bulunmaya gayret ediliyor. Ahşap kapılar, panjurlar ve doğramalar; binanın omurgası denebilecek dairesel mermer merdiven ve trabzanlar korunuyor, pek çok özgün mimari eleman yeniden kullanıma sokuluyor. Tavanlardaki kalem işleri ortaya çıkarılıyor, ince ince onarılıyor.

Tavandaki kalem işleri: Teğet Mimarlık oda 1
Tavandaki kalem işleri: Teğet Mimarlık oda 2

Restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından 2010 yılında IKSV Deniz Palas’a taşınıyor. Birlikte çalıştığı pek çok sanatçı ve uzmanla yapıyı kolektif bir sanat eserine dönüştürüyor. Bu 7 katlı sanat eseri daha içine girilmeden, gökkuşağına atıfta bulunan cephesinde, Ayşe Erkmen’in renkli panjurlarında fark ediliyor. Sarkis’in yapının yüksek tavanlı girişinde asılı duran avizesinin altından geçilerek Selim Birsel’in (tanktan) başak dalları ördüğü dairesel merdivene varılıyor. Asansörlerde Canan Tolon ve sonsuz yansıması ile karşılaşılıyor, fuayede İnci Eviner’in siyah beyaz döşemesinde hipnotize olunuyor. Üst katlarda, mesela Teğet Mimarlık’ın toplantı odasına girerken, Aydan Murtezaoğlu’nun camlara işlediği fotografik imgeler seçiliyor.

Teğet Mimarlık’ın Deniz Palas’taki öyküsü 2014 yılında yapının üçüncü katına taşınması ile başlıyor. Daha önce üç apartman dairesinin paylaştığı katta irili ufaklı bütün odalar birbirine bağlanıyor; büro içinde tam bir tur dönülebiliyor. Yüksek tavanlı, ahşap parkeli, tavanları Mermer basamaklı, yüksek tavanlı giriş kalem işli odalarda geçmiş dair hikayeler didikleniyor, araştırmalar yapılıyor, üzerine çalışılan kurgular kağıt üzerine dökülüyor. Bugün Deniz Palas’ın odalarında bir yandan yoğun bir fikir üretimi yapılırken bir yandan da tıpkı eskisi gibi Haliç’e bakan pencerelerinin ardından tarihi yarımadanın silüeti seyrediliyor.