(Bir) Bina Kime Aittir?
Parasını verip yaptırana mı?
Kullanana mı?
Mimarına mı?
Onu hayatın öteki kanallarına bağlayan kente mi?
Geçerken bakana mı?
Mimarlık tarihine mi?
Bugün kimler tarafından hangi şart ve niyet ile yapıldığına bakılmaksızın geleceğe mi?
Malzemesini ödünç veren doğaya mı?
Hepsine deyip geçivermek kolaycılık olur. İyi bir mimar, tüm bu aidiyetler arasında kariyerine ışık tutan hassas ve özgün bir denge kurar. Burada da kalmaz. Önündeki her problemde dengenin hiyerarşik yapısını defalarca ayarlar. Bu dinamik yapıdan bir çizgi, üslup çıkarmak zor ve özveri isteyen bir iştir. Güçlü bir sezgi ve sağlam bir duruş ister. Çelişkileri bir arada barındırabilme yetisi ister.
Kolay bir barış değildir bu. Dolayısıyla iyi bir bina, bu dünya üzerinde kimseye ait değilmiş gibi hafif eğreti durur.